Futbol eskiden bir topun peşinden koşan 22 adamın mücadelesiydi. Şimdi ise sahada oynanan kadar saha dışında da bir oyun var. Milyar dolarlık transferler, sosyal medya etkileşimleri, sponsorluk savaşları… Topun yuvarlanışı artık sadece skor tabelasını değil, bir ülkenin ekonomisini, hatta kültürel algısını da etkiliyor.
Geçmişte efsane olmak için yıllar süren sadakat ve performans gerekiyordu. Şimdi bir Instagram paylaşımı, bir viral video ile bir anda “yıldız” olunabiliyor. Taraftarlar artık takımlarına sadece sahadaki başarılarına göre değil, kulübün sosyal duruşuna, dijital dünyadaki varlığına göre de bağlılık gösteriyor.
Artık “iyi futbol” kavramı sadece güzel gollerle ölçülmüyor; markalaşma, yönetim, kriz anlarındaki iletişim becerisi de en az skorlar kadar değerli.
Bu değişim iyi mi kötü mü, tartışılır. Ancak şu kesin: Futbolun kalbinde hâlâ o saf tutku var. O yüzden ne kadar değişirse değişsin, her golde yine aynı sevinçle ayağa kalkıyoruz.
Futbol, hala futbol. Ama artık her zamankinden daha fazlası.